Jane Austen İKNA Kitap İncelemesi



İlk olarak yazarımız ile başlayalım.
İngiltere'nin kırsal bölgelerinin birinde bir köy papazının yedi çocuğundan biri olarak dünyaya gelmiştir Austen. Bu kardeşlerinden sadece birisi hariç diğer kardeşleri erkektir. Bu kız kardeşi de tıpkı onun gibi evlenmeyen Cassandra ve aynı zamana Austen'in en yakın arkadaşıdır. O dönem kızların okula gitmesi gibi bir şey söz konusu olmadığı için gelir durumu iyi olan aileler kızlarına bir öğretmen yardımı ile eğitim sunar. Ancak bu eğitim başlıca şeylerin kabaca verilmesi ve dikiş nakış gibi dönem kadınlarının yapmış olduğu işlerdir. Jane Austen’ın babası kızlarının eğitimi için çok özen gösteriyor. Onun bu tavrı elbette ki Austen’ın yetişmesinde ve hatta yazar oluşunda etkilidir. O dönem bir bayanın okuması bile garip görülürken bir bayanın kitap yazması ne kadar aşağılık görülen bir şey siz düşünün. Haliyle papazın kızı olan Austen da kitaplarını hayatı boyunca adı ile basamadı bunun yerine “A Leydi” takma adı ile bastı.

Austen’ın evlenmediğine bakarak onun sosyal yaşamdan uzak bir kadın olduğunu düşünmeyin sakın pek çok farklı ortama girmiş ve pek çok dostu olmuştur. Hatta kısa süren bir nişanlılık dönemi de yaşamıştır. Bunu da kitaplarında görüyoruz zaten. Kitaplarında dikkat edeceğimiz bir şey daha var ki o da Austen’ın kitaplarında muhakkak bir papaza yer vermesi. Her kitabında muhakkak bir papaz vardır. Bunun da babasının papaz olmasına ve babasından kaynaklı bu çevrelerde bulunmasına bağlayabiliriz.


Şimdi gelelim  ben yazarın hayatını niye anlattıyorum .Ben kitap okumaya depresyona girdiğim zor bir dönemdeyken başladım. Onun öncesinde okuyordum ancak arada birdi. Okumaya başladığım ilk kitaplardan birisi de Austen’ın Gurur ve Önyargı’sıydı. O zaman benim kalbimi pır pır ettiren bir kitaptı. Kitapta yaşanan aşk taze ve masumdu. O döneme göre belki de doğru dürüst muhabbet bile etmeden, bakışlarla anlaşan iki aşığın romanıydı. O vakitler daha aşk nedir bilmezken üstelik bir de depresyonla boğuşan bir kız için gayet iyi gelecek bir kitaptı. (Tabii kitaba farklı bakış açısı ile bakıp: benim niye sevgilim yoook, ben niye evlenemiyooom diye ağlarsanız o başka. Ben daha güzel baktım:) Diyeceğim şu ki Gurur ve Önyargı kitabına yapılan yorumlardan şöyle şeyler görmüştüm.
“Sadece evlenme meraklısı kadınlardan bahsediyor.”
“Evliliklerden diğer bir şeyi anlatmıyor.”
“Ergen genç kız kitabı.”

Austen’ın hayatına bakacak olursak yaşadığı gördüğü deneyim ettiği şeyleri yazan bir kadın olduğunu görebiliriz. O dönem genç kızlarının neler yaptıklarını,gençlerin aşk ilişkilerinde nasıl flört ettiklerini, konuşma tarzları vs. Yapılan bu yorumları dikkatli okuyucular olmamalarına veriyorum insanları. O dönem bir bayanın bir şeyler yazmaya cesaret edip yazması bile büyük bir olay. Ki yazarın neden hala dönem romanlarında en çok okunan yazar olduğunu açıklıyor bence bu. Küçümsediğimiz Gurur ve Önyargı kitabı tam altı kez diziye uyarlanmış pek çok kez de filmi yapılmış bir romandır. Amacım Jane Austen savunuculuğunu yapmak değil bu kadar gerçekliği yansıtan bir romancının küçük görülmesine karşı çıkmak ve onun eserlerine saygı gösterilmesi gerektiğini belirtmek. Austen o dönem koşullarında yazmaya başlaması esasında bir başkaldırıdır. Hiçbir şey hevesini söndürmemiş ve yazma tutkusu hep sürmüştür. Virginia Woolf’un Kendine Ait Bir Oda kitabında dediği şu cümle çok hoşuma gitmişti: “Austen’ın belki kendisine ait bir odası yoktu ama çalışacak bir masası olmasaydı, bu imkanlara sahip olmasaydı yazamaz ve kendisinden sonra gelecek olan kadınlara da yazmaları için cesaret veremezdi.” Sanıyorum bunun gibi bir cümleydi. O yüzden yiğidi öldürmeyelim hakkını da yemeyelim :)

İkna, Austen’ın son romanı. Gurur ve Önyargı’ya göre ağır ilerleyen bir roman olduğunu söylemeliyim. Daha çok dönem aile ve aile dostluklarını konu edinen yoğun olarak sosyal statülerin farklılığından ve bunun ne kadar önemsendiğini de görüyorsunuz. Kitabın konusundan bahsetmek istemiyorum ancak dönemi diğer kitaplarına nazaran daha iyi yansıttığını biliyorum, dönem hakkında bir fikir edinmek isteyenlere tavsiyemdir. Toplumu ve sert statü farklılıklarını eleştiren bunları çok kolay cümlelerle alttan alta yapan bir yazarın iğneleyici tarzını görüyorsunuz okurken. Gençken birbirini seven iki gencin yollarının ayrıldığını ve sonra çeşitli şekillerde tekrar bir araya gelmelerini konu alıyor. Aslında diğer tüm romanlarında olduğu gibi aile çevrelerinde evlenen gençleri, süsü püsü ve yanında gezdireceği zengin bir kocayı hayat amacı edinmiş genç kızları, ve zengin aile kızlarıyla evlenmek için çırpınan genç erkekleri görüyoruz.
Şunu görüyorum ki her romanında bir kadın karakteri kendiyle özdeşleştirip öyle yazıyor romanlarını Austen. Bu daima baş karakter oluyor. Bu karakter genelde ağır başlı, kitap okumaya çok düşkün, ailesindeki diğer kızlara göre en sessiz olanı oluyor ve ailenin(evet tüm ailenin) en zeki kişisi. Tavsiye ederim ayrı bir deneyim olacaktır sizin için.